Biga’da Kafkas Kültürünün Sessiz Gücü
Çanakkale’nin Biga ilçesi, yüzölçümü ya da nüfusuyla değil; barındırdığı kültürel çeşitlilikle dikkat çeken bir yerleşim. Bu çeşitliliğin en canlı damarlarından birini ise Kafkas halkları oluşturuyor. Yüzyılı aşan bir göç hikâyesinin ardından Biga’nın dört bir yanında kök salan Çerkesler, Adigeler, Abhazlar ve diğer Kafkas toplulukları, bugün hâlâ kendilerine özgü değerleriyle ilçenin dokusunu zenginleştirmeye devam ediyor.
Biga’daki Kafkas halklarının hikâyesi, aslında sadece bir göç hikâyesi değil. Bu hikâye; kimliğini kaybetmemek için çabalayan insanların, yeni topraklarda kendine yer açarken kültürünü de geleceğe taşıma mücadelesiyle örülü. Evlerin avlusunda dillendirilen Nart destanları, düğünlerde ritim bulan Kafkas davulu, misafirlik kültürünün incelikleri ve en önemlisi adil, dürüst ve saygıya dayalı toplum anlayışı… Tüm bunlar, bugün Biga’nın sosyal yaşamında sessiz ama güçlü bir şekilde kendini hissettiriyor.
Bu kültürün devamlılığında en önemli rolü kuşkusuz sivil toplum kuruluşları oynuyor. Dernek çatısı altında bir araya gelen insanlar, yalnızca folklor ya da halk oyunları çalışmaları yapmıyor; aynı zamanda bir kimlik mücadelesi veriyor. Anadilin unutulmaması için düzenlenen sınıflar, gençlerin kültürel kodları öğrenmesi için hazırlanan etkinlikler, köylerde yapılan sohbet toplantıları… Hepsi, bir toplumun kendini geleceğe taşıma çabasının parçaları.
Kafkas kültürünün temelinde yatan “Xabze”—yani yaşam disiplini—bugün bile gençlere örnek olacak kadar güçlü bir değerler bütünü. Büyüklerine saygı, kadına hürmet, cesareti yüceltmek, doğruluk ve misafirperverlik… Bunlar aslında modern dünyanın kaybettiği erdemler değil mi? Biga’da Kafkas halkları, bu değerleri günlük yaşamda hâlâ uygulayarak adeta sessiz bir kültürel koruma görevi üstlenmiş durumda.
Ancak tüm bu zenginliğin bir de kırılgan yönü var. Küreselleşmenin, hızlı şehirleşmenin ve yeni nesillerin değişen yaşam tarzlarının etkisiyle kültürel miras, her geçen gün daha fazla korunmaya muhtaç hâle geliyor. Dilin zayıflaması, geleneklerin unutulması ya da kimlik bilincinin gevşemesi, sadece bir halkın değil; Biga’nın kültürel mozaiğinin de zayıflaması anlamına geliyor.
Tam da bu nedenle bugün atılan her adım—ister bir dernek çalışması, ister bir halk oyunu provası, isterse bir köşe yazısının kaleme alınması olsun—geleceğe düşülen bir not niteliğinde. Biga’daki Kafkas topluluklarının kültürü koruma çabası, yalnızca kendi kimliklerini yaşatma isteği değil; aynı zamanda ilçenin kültürel çeşitliliğine duydukları saygının da bir göstergesi.
Belki de asıl soru şu: Bu zenginliği sadece izlemekle mi yetineceğiz, yoksa onu geleceğe taşıyacak adımların bir parçası mı olacağız? Çünkü kültür, sahip çıkıldıkça yaşar. Ve Biga, bu sahiplenmeyi fazlasıyla hak ediyor.